SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

CENAİZ BAHSİ

<< 3218 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا حَبِيبُ بْنُ أَبِي ثَابِتٍ عَنْ أَبِي وَائِلٍ عَنْ أَبِي هَيَّاجٍ الْأَسَدِيِّ قَالَ بَعَثَنِي عَلِيٌّ قَالَ لِي أَبْعَثُكَ عَلَى مَا بَعَثَنِي عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ لَا أَدَعَ قَبْرًا مُشْرِفًا إِلَّا سَوَّيْتُهُ وَلَا تِمْثَالًا إِلَّا طَمَسْتُهُ

 

Ebu Heyyac el-Esedi'den demiştir ki: Ali (r.a) bana:

 

"Rasûlullah (s.a.v.)'in beni (yer'den) yüksek hiçbir kabir bırakmayıp yer seviyesine indirmem ve hiçbir heykel bırakmayıp kırıp dökmem için gönderdiği bir işe ben de seni göndereyim mi?" dedi.

 

 

İzah:

Müslim, cenâiz; Tirmizî, cenâiz; Nesaî, cenâiz; Ahmed b. Hanbel 1-87, 96, 129, 138, 145.

 

Hz. Nebi Ali (k.v)'yi, haddinden fazla yükseltilmiş olan kabirleri yer seviyesine indirmekle görevlendirmiş Hz. Ali de bu görevi yerine getirdiği gibi, Hz. Nebiin vefatından sonra da bu gö­revi unutmamış ve devamlı olarak yerine getirilmesi için gereken gayreti gös­termiş, kendisi bizzat bu görevi yerine getiremeyeceğini anladığı zaman baş­kalarını görevlendirerek bu mesuliyetten kurtulmuştur.

 

İslâm âlimleri, Said b. Mansur'un Sünen'i ile Beyhakî'nin Sünen-i Kübra'sındaki Ca'fer b. Muhammed'in babasından rivayet ettiği Rasûlullah (s.a.v.)'in, oğlu İbrahim'in kabrinin başına çakıl taşı koyduğuna ve kabrin se­viyesini yer seviyesinden bir karış yükselttiğine dair olan hadis-i şerife daya­narak, kabrin bilinmesi, kaybolup gitmekten korunması ve ziyaretçiler tara­fından sahibine rahmet okunmasına vesile olması için yerden bir karış yük­seltilmesinin müstehab olduğunda ittifak etmişlerdir. Ancak küfür ülkesin­de ölen kimselerin mezarları bu hükmün dışındadır. Kâfirlerin taarruzun­dan korumak için onların kabirleri tanınmalarına yarayacak her türlü ala­metlerden arındırılır ve yer seviyesiyle bir edilerek kâfirlerin dikkatlerin­den gizlenir.

 

Günümüzdeki müslümanların bir kısmının kabirleri süslemekle ve bü­yük masraflar karşılığında kubbeli ve görkemli kabirler inşa etmekle İslâmi ölçülerin dışına çıktıklarında şüphe olmadığı gibi, sahiplerinin tanınması için kabirlerin başına dikilen alametleri dahi sökme yoluna gidenlerin de İslâmi ölçüler içinde hareket etmediklerinde şüphe yoktur.

 

Nitekim İmam Ahmed ile İmam Şafiî'nin ashabından bir kısmı ve İmam Malik kabirleri müsaade edilen miktardan daha fazla yükseltmenin haram olduğunu söylemişlerdir.

 

Hanefilere göre ise, kabrin kendi toprağı yerden en fazla bir karış yük­sekliğinde sırt halinde yükseltilir, düz olarak yığılmaz. Bir karıştan daha fazla yükseltilmesi mekruhtur. Çünkü bu yükseklik bina hükmündedir.[Bk. el-Lübab Ii'1-Meydanî bihamiş-il cevhere e. I, 141; Davudoğlu A, İbn Abidin Tercüme ve Şerhi, III-489.]